Paul Doany’nin
metin mesajını aldığımda Chicago’da saat gece 11:00 civarındaydı. Türk Telekom’un
eski CEO’su ve yeni kimliğiyle yatırımcı işadamı kendi yatırımlarından biri
üzerinden yaptığım profillemesi için güzel sözcükler kullanıyordu. En hoşuma
giden, profesyonelce yapılmış bir çalışma olduğunu yazması oldu. Ancak bu
mesajın ardından ben o çalışmayı o kadar profesyonelce bulmuyorum.
Liderlik konusunu
biraz daha derin işlemesi ve Paul’un güne kaçta başladığı gibi detayları da
içermesi gerekiyormuş. Ben daha önce bir şey yazmayı sürekli “planlarken”, şu
anda saat gece yarısına yakın zamanda klavyenin başında yazı yazıyorum.
Diğer konu
ise şu: Türkiye saatiyle 7:00 civarında mesaj atan birinin saat kaçta kalktığı ve
güne nasıl başladığı haberde yer alması gereken bir konuymuş ama bu konuda
yeterli istihbarata sahip olmamam bu konuyu sorgulamamı engellemiş. Gelecek
sefere demekten başka bir şansım yok ki bu, Fortune kuralları ile bir seneden
uzun bir süreye karşılık düşüyor. Sadece basılı yayına bağlı kaldığımda, Paul’den
aldığım, yatırımlarının sayısının 15’e ulaştığı istihbaratını da paylaşmak için
bu süreyi beklemek gerekecekti –internet olmasaydı. (Kalanı kağıt üzerine
basılı olarak Fortune Türkiye’nin Aralık sayısında yer alıyor)
İstihbarat
konusu çevrimiçi medya kullanımı ile çok yakından ilgili. Bu dönüşümü görmek
için başka sektörlere bakmak kolaylık sağlıyor. En önemlisi finans sektöründe,
üç aylık ve yıllık raporlamanın yanında gerçek zamanlı raporlamanın başlamış
olması. Parayı kaybettikten sonra rapor yazmanın anlamı olmadığını anlamaları
güzel ama medyanın da elde ettiği enformasyonun benzer özellikte olduğunu
anlaması gerekiyor.
Yıllar önce
PCWorld ve Macworld dergilerinin yayın yönetmeni olarak çalışırken İngilizce Macworld’ün
yayın yönetmeni cesur bir hareket yapıp ayın başında düzenlenen Macworld Expo’nun
içeriğini çevrimiçi mecralarında paylaşmıştı. Etkinliğe katılan herkesin
gördüklerini yazdığı bir ortamda “güvenilen dergi” de olsanız içeriği bir ay
bekletmenizin bir anlamı yoktu. Ancak sonuç bir yenilgi değil, gelen geri
besleme ile daha iyi bir dergi içeriğinin ortaya çıkarılması oldu.
Benzer bir
aksiyonu son dönemde, kurduğu bin kişilik uzman ağı ve dergiyi baş ürün yöneticisine
(Chief Product Officer-CPO) emanet ederek İngilizce Forbes yaptı. Kapaklarını
bile ağlarında yer alan kişilere yazdırdıkları oldu ama bu işin kontrolünü
dışarı devretmeyi getirmedi. Kaliteden içerideki yapılanma sorumlu.
Şu anda
Türkiye’de başarılı bir dergi yaratmak için, ağ oluşturma yeteneği ile sadece
habercilikte değil, analiz yapabilme konusunda da uzman bir ekibi bir araya
getirmek gerekiyor. Bu, maliyetin biraz yükselmesi anlamına gelebilir ama beraberinde
bir münhasırlık ve kendisine özel alan yaratma şansını getirecektir. İngilizce Fortune’da
yer alan ve Fortune Türkiye’nin de kullandığı iki sayfalık analiz, internet ile
birlikte gücün nasıl dağıtım kanalından içeriğe geçtiğini gösteriyor. Bugün
sadece Google araçlarını kullanarak abonelik ve açık tarafları olana bir medya grubu
oluşturmak mümkün; video tarafı da dahil olarak.
Ağ tarafına
gelince, Warren Buffett ve Bill Gates üzerinden yürüyen “servetlerin yarısını
bağışlama planı” tartışmasında Financial Times (FT) ve Fortune arasında yaşanan
atışmada gelinen nokta doğru sonucu açık bir biçimde ortaya koyuyor. FT,
Buffett’ın briç ve Gates’in kahve arkadaşı olarak yapılan gazeteciliğin
gazetecilik olmadığını savunmuştu. Bugün gelinen noktada bu suçlama düşmüş
görünüyor. FT’de Amazon CEO’su Jeff Bezos’u, toplantılarından önce yarım saat
boyunca rapor okuma alışkanlığı ve eşinin kendisini günlük alması gereken
hapları çoraplarının içine yerleştirerek seyahate gönderdiğine kadar yakından
tanıma vurgusu yapan köşe yazısını gördüm. Rahmetli babamın dediği gibi “aklın
yolu bir”: bir çevreye dahil olmak için söyleneni sorgulamadan yazmak dışında
ilgili çevrenin içine girmekte herhangi bir sorun görünmüyor.
Bezos
demişken, Paul’ün kendisini çok yakından takip ettiğini ekleyerek kapatayım.
Mobilexpress bilgilendirmesinin yapıldığı öğle yemeğinde Bezos’un satın aldığı
Washington Post ile ilgileneceği için diğer işlerine zaman ayıramayacağı mesajına
değinen Paul, “Ne yapıyor biliyor musun? Zamanını harcıyor. Yapması gereken
eski bir şeyi satın alıp ona yeni bir şekil vermeye çalışmak değil, tamamen
yeni bir şey kurmaktı. Ben olsam böyle yapardım; istediğim adamları seçer
onlarla işi kurardım” diyor. Ancak bu sadece beyin jimnastiği ve medyaya
yatırım planını içermiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder