Etiketler

7 Haziran 2013 Cuma

Mülkiyetten eyleme geçmek

Murat Bardakçı'nın bugünkü yazısında çok önemli bir ayrıntı yer alıyor. Şu anda internete yüklenmemiş olduğu için linkleyemediğim yazısında Bardakçı, "chapulling"in öncesinde İngilizceye geçmiş onlarca kelime bulunduğunu belirtirken bu yeni kelimenin "bir fiili ifade eden ilk sözcük" olarak öncülük ettiğini kaydediyor.
Bardakçı, her zaman aynı şeyi düşünmesem de Türkiye'de en güvenilir bulduğum yazarlardan biridir ve tarihe düştüğü bu kayda da mutlak doğru gözüyle bakıyorum. İşin beni ilgilendiren tarafı, Murat Bardakçı'dan Erich Fromm geçince ortaya çıkıyor. Bir dönem hayatımdaki sorunları anlamak için yoğun biçimde başvurduğum Fromm, yanılmıyorsam "Sahip Olmak ya da Olmak"ta mülkiyet ilişkileri ile dil arasındaki ilişkiye de değinir.
Hatırladığım kadarıyla Fromm, kapitalist ülkelerdeki dilin ağırlıkla şeylere verilen isimlerle zenginleştiğini ancak mülkiyet ilişkilerinin kapitalizm ekseninde şekillenmedği ülkelerde fiillerin ağırlık kazandırdığını yazar.
Bu konuda benim şansım tam bu kitabı okuduğum dönemde seçimleri izlemek üzere gittiğim Kıbrıs'ta bunun pratiğini görmem oldu. Kıbrıs'ta tanıştığım insanlar, örneğin "Onun arabası var" yerine "O araba sürer" şeklinde konuşuyorlardı. Daha bir çok örnek vardı ama şimdi hatırlamıyorum. "Paranızı biz veriyoruz, konuşmayın lan" tavrı içinde olduğumuz o halka dinlediğim hikayelerinin yanında bu deneyim nedeniyle de saygı duydum.
Chapulling'in bir fiil olarak uluslararası arenada yerini alması, benim açımdan ülkemi daha çok sevmemi sağlayan bir gelişme. Gezi daha şimdiden hayatımızı geri dönülmez bir biçimde değiştirir görünüyor. Bu aşamda profesyonellerin devreye girerek vizyon konusunda alternatifleri konuşmaya başlaması aynı derecede önem taşıyor.
Kentin sadece soluklanma değil; yaşar durumda kalma sorunu var. Finikülerin Kabataş çıkışındaki yürüyen merdiven bozulmasının üçüncü zafer haftasını kutlarken bunu görmeyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi taksilere park parası keseyim diye İspark'ını Setüstü'nden sonra bu tarafa da yığmış durumda. Halka açık olsa İspark hissesi alacağım; bu kadar tatlı para hiçbir yerde yok. İstanbul yapılıp sokağa atılan çocuklara benzer onlarca pratiği barındırıyor. Kaldırımı kapatan otobüs durakları, sütunun arkasına ya da yanlış yere konulan trafik ışıkları, trafiği hızlandırıyorum diye açılan tünellerin yönetilemez bir sistemi ortaya çıkarması...
Benim metrobüsüm diyenler övünedursun, bir sarhoş olmasa şu aklımıza gelmeyecekti: Ben niye burada bir metrobüsten inip diğerine binmek jorundayım? Metroda her akşam inmek için savaşırken binmek için gayret ediyoruz; neden? Gezi ve değerleri olmasaydı belki bu soruları da sormayacaktık.
Yıllar önce ABD'de Obama başkan seçildikten sonra bir toplantıda akışta kaymalar oluyordu. Genç görevliler kendi aralarında tartıştılar ve genç kız "Ama başkan yardımcısına bitir diyemeyiz ki" dedi. Çocuk da "Diyebiliriz" diye yanıt verdi (Obama'nın İngilizce olarak "Yes we can" sloganı ile).
Hepsini toplarsak Chapulling bir fiil olarak uluslararası arenada yerini alırlen içeride de yaşanan şunun görülmesidir: "Bu ülkenin insanları bu toparaklarda özgür, barış içinde ve onurları ile yaşar." Bizim parkımız demenin ötesine geçen sürecin işaret ettiği en önemli nokta budur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder