Şaşırtıcı gelebilir ama gençlerin 18 yaşında milletvekili seçilmesine karşı değilim. Türkiye'nin nüfus profili ve demokrasi anlayışı düşünüldüğünde büyük bir bölümü oluşturan o yaş grubunun da mecliste temsil edilmesi gereklidir ve zorunludur. Zaten bu gençler siyasi biri görüşleri olduğu zaman ya da sadece haklarını talep ettiklerinde tutuklanma hizmetini alacak kadar sorumlu bulunuyor. İçkili bir davete kabul edilmeyecek olmaları ya da hamile kaldıklarında ailelerine haber verilmesine değinmeyeceğim çünkü zaten içine girdikleri sistem "Parti başkanına sordum televizyon programı yapmamda bir sakınca yokmuş" ya da çalışmaları kırıp yurtdışına gittim, döneceğim sistemi olacak. Biz de o yaşlardayken boş derslerde okuldan kaçardık.
Ama bir sorun var. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yöneticilerini pek tanımadığım için adını bilemediğim bir yöneticisi, bu yaşta bu ülke için savaşırken ölebiliyorlarsa, milletvekili de seçilebilirler, diyordu; televizyonda sonuna yetiştim. Sonra da ekliyordu: zaten zor olan seçilmek değil, seçmek. Kendi görüşleridir; zaten ülkeyi halkla ilişkiler yöntemleri ile yönettikleri için de bunun arkasındaki güçleri ile bunu akıllara kazıyabilirler.
Ancak bir nokta var; ben bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak milletin vekili olarak ülkenin insanlarına daha mutlu bir gelecek yaratmakla sorumlu olan kişilerin emir komuta düzeninden örnek vermemesini isterdim. O çocuklar ülkeleri için ölebiliyorlar çünkü "seçilmesi seçmekten kolay" olarak koltuğa oturan vekilleri, bu sorunları çözmüyor. Ülkenin sorunlarını çözmek gibi bir mesele olmayınca da o koltuklarda 7 ya da 77 yaşındaki kişilerin oturması fark etmiyor.
Ben askerlik yaparken bahsedilen yaşlardaki çocuğun biri de askerdi ve tam kalfa olacağı dönemde askere gelmek zorunda olan bu çocuk dönünce ustasını bulmak zorundaydı; bulamazsa çıraklıktan başlayıp yeniden kendisini tekrar ispatlaması gerekecekti. Türkiye'de işyeri kapanma oranlarına bakanlar bunun muhtemel olup olmadığını değerlendirsin. Böyle bir insanı, bu rejimi değiştirmesini için meclise sokar mısınız?
Geçenlerde metroda tanştığım bir genç, 20'li yaşlarında olmasına karşın mesleği olan yemek konusunda çok denemeler yapmış, birçok mutfağı öğrenmiş, birincilik almış... "Bu yaşımda bu denemeleri yapmazsam, ne zaman yapacağım" diyor. Ben tanıştığımda iş değiştirmek üzereydi. Çalıştığı yer kaliteli bir restoranken üç yılda 21 yeni lokasyon açınca işler aksamaya başlamış. Kişi başına düşen yük değil, işler aksıyor derken örneğin soğutucu bozulduğunda üç gün tamirci getirilememiş. "İşler aksıyor, müşteri memnun olmayacak, kalite düşüyor" diye ayrılıyordu işine ya da kendisine saygısından. Bu tür insanlar için de seçilmek kolay mı?
Veya o üzerinden siyaset yapmaya çalıştığınız şehitlerin sayısının daha da artmasını engelleyecek birşeyler yapabilecek olanlar için orada yer var mı; ya da bu ölümlerden en azından rahatsız olan kimse kaldı mı? Ya da şöyle söyleyeyim; benim bildiğim son 40 senedir gençlerini şöyle ya da böyle öldürten ya da buna engel olmayan -bunu sadece fiziksel ölüm olarak değil, iyi yetiştirmeyerek, iyi bakmayarak hayat karşısında yetersiz bırakmayı kastediyorum- bir ülke, gençlerine değer veriyormuş görünerek neyin peşine düşmüş olabilir?
Hayatın içinde bununla ilgili de birkaç örnek var.
Biri dükkan mantığıdır. Gençlerden birini çekersen arkadaşlarını da çekersin. İş yaparsın.
Burada suç ya da kötü alışkanlık artınca, örneğin bir pavyon ya da uyuşturucu satılan bir mekan söz konusuysa bağlılık daha da artar.
Adını söylemeye dilim varmıyor ama bir de borçlandırma vardır. Artist olacağım diye kandırdığın bir genci borçlandırır, hayatı boyunca çalıştırırsın. Biz zaten peşinden krediye geçirdiğimiz ülkem insanlarını aman taksidim var diye herşeyi kabul ediyorlar.
Şimdi bizim işimiz, gençleri meclise tıkmak yerine onların iyi eğitilmiş, katma değeri yüksek insanlar olarak toplumu yönlendirecekleri bir sistemi kurmak. Asıl sağlam olduktan sonra vekalet sorun olmaktan çıkar. Vekalet düzgün olmadığında asıl olan bunu yazmak zorunda kalıyor; Deportivo-Barcelona maçında pozisyon kaçırmak pahasına ki bu en önemsiz hasar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder