Güney Afrika'da grevci maden işçilerinin yanında yer alan Afrika Ulusal Kongresi'nin (ANC) gençlik lideri Malema'nın başına gelmedik kalmadı. The Wall Street Journal gazetesinin bildirdiğine göre (http://online.wsj.com/article/SB10000872396390444180004578014213348544742.html) bu genç adama 1,93 milyon dolar vergi cezası çıkarmışlar.
Haberi okuyunca birden Türkiye'deki uygulamayı hatırladım; Aydın Doğan'ı da başka siyasi hedefler doğrultusunda vergi ile yıldırma operasyonunu hatırladım. Siyasi boyutu ile karşılaştırma yapmak imkansız ama ilginç bir paralellik.
Dış habercilik yaptığım 1990'ların başlarında (veya 1980'lerin sonlarında) Mandela'nın içeriden çıkarılması ve devlet başkanı ilan edilmesi operasyonunu "beyaz iktidara siyah hükümet" olarak değerlendirmiştim. ABD'de Barack Obama'nın devlet başkanı seçilmesine karar verilirken bu deneyimden faydalanıldığını düşünüyorum. Türkiye'de sayın başbakanın göreve gelmeden önce hapse sokulup çıkarılması da bu kolektif tecrübe ile bağlantılı sanırım.
Bunlar doğru akıl yürütmeler olsun olmasın, Afrika kıtasında bölgesel lider olarak şekillendirilen Güney Afrika Cumhuriyeti, Ortadoğu'da Türkiye ve dünya genelinde ABD'nin yaptıklarının birlikte değerlendirilmesinin dünyada yaşanan gelişmeleri değerlendirmek açısından yararlı olacaktır diye düşünüyorum.
En azından ABD seçimleri söz konusu olduğunda Romney'in şirketlerine başlatılan inceleme ile Malema'nın başına gelenleri tek bir odağın işi gibi görmek veya yeni mevzuat olarak değerlendirmek hayatı daha anlaşılır kılıyor. Türkiye'de bir ileri adım olarak kamu görevlilerinin göstericileri dava etmesi gibi daha ileri bir noktaya geçmiş bulunuyoruz. Hepimize hayırlı olsun.
Umalım, Güney Afrika'daki gibi grevci işçilerin üzerine hedef gözeterek ateş açılması ve ardından 12 bin işçinin, grevleri şirketi zarara uğratıyor diye işten çıkarılması gibi gelişmelerle karşılaşmayız. Ancak ABD'de GM'in geçen sene, kurtarılmasının ardından en büyük karını elde ettiği dönemde işçilerinin maaşlarını dondurması ve emeklilere yaptığı ödemeleri kesmesi, hayalci olmamayı zorlayan bir deneyim.
Türkiye'nin entelektüel geçinen nüfusunun bu gelişmeleri değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Yol bulmak için nereye yol açıldığını bilmek gerekiyor. Hele ki bizimki gibi, trafik sıkıştıkça trafiğin yönünü değiştirerek çözüm bulmaya çalışan ülkelerde bu birkaç kat daha önemli.
Bu bir metafor değil; yol inşaatı beceriksizliği yüzünden tıkanan trafiğin gidiş yönleri değiştirilerek çözülmeye çalışılması sapıklığının yaşandığı Kadıköy'ün bir sakini olarak artık doğru bir ilerleme tercihi yapalım diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder